Sana bana dünyaya....
İlikleriniz donduğunda kışın
Bir kaşık umut gerektiğinde
O şişe gelecek aklınıza
Pencerenin önünde duran
Güneşte
Gelincik...
Bozcaada ile ilk tanışmamı dün gibi hatırlıyorum.
Nasıl duyduğumu neden orayı tercih ettiğimizi hatırlamıyorum
ama adayı ilk gördüğüm anı hiç unutmuyorum. Zor bir yolculuktan sonra
ulaşmıştık. Yolculuk kısmına değinirsek ilk gidişimde çok heyecanlı olduğumdan
anlayamamıştım ama sonrakilerde artık bir an önce varmak istemenin sabırsızlığı
mıdır bilmiyorum o yol bitmek bilmiyor.
Ama vapur adaya yaklaşmaya başladığı anda adanın tüm huzuru
içinize doluyor adeta.
Eski yıllara göre artık çok kalabalık olduğunu ve tadının
kaçtığını söylese de ada halkı, hala huzur kokuyor daracık sokakları.
Feribottan indikten sonra sizi ilk karşılayan meydandaki
çınar ağacı oluyor. Çınarın altında yıllardır bir kahve var. Herkes adaya basar
basmaz ilk kahvesini burada yudumluyor, evet bu bir kural:)
Eskiden kahvenizin yanında 1 dal sigara ve likör ikramı da
vardı ancak geçtiğimiz yaz bu ikram sonlanmıştı. Gelen misafirler arttıkça
sanırım ne sigara ne de likör yetiştiremediler..
Kahvelerinizi yudumladıktan sonra pansiyonunuza doğru yol
alıp inanılmaz sevimli odanıza yerleşebilirsiniz. Adadaki tüm pansiyonlar
birbirinden sevimli ve tatlı. Bizim kendi aramızda evimiz dekorasyonu ile ilgili hep
bahsettiğimiz Bozcaada konsepti var ki her yerin mavi beyaz olduğu deniz ile
ilgili bir sürü aksesuarın bulunduğu odalardan geliyor bu konsept merakımızJ
Eğer deniz insanıysanız ve denize girmek istiyorsanız
herhangi bir pansiyonda kalabilir ve gününüzü adanın büyük ve güzel plajında
geçirebilirsiniz. Suyun soğuk olduğunu söylememe gerek yok heralde;)
Pansiyonda
kaldığımız zamanların aksine adada adını sık duyduğumuz manzarasının çok güzel
olduğu söylenen bir otel vardı ki her seferinde iyi ki o otelde kalmışız
diyoruz.: Ada Bacchus Otel.
Adanın biraz tepesinde yer alıyor, adada bildiğim kadarıyla havuzu olan 2
otelden biri. Ama misafirperverliği, yemekleri, manzarası, odaları ile
gerçekten son derece huzur dolu bir otel.
Ada
deyince akla bir şarap bir reçeller geliyor açıkçası. Birbirinden farklı şarap
seçenekleri sizleri bekliyor adada. Ama reçeller inanılmaz… Aklınıza gelecek
her şeyin reçeli var. Kavun, karpuz, şeftali, kestane, portakal, iğde, üzüm,
domates, gelincik.. Bunlar sadece aklıma gelenler. Reçel sevmeyen biz, o
reçelleri nasıl yedik size anlatamam ayrıca dönerken de 2’şer kavanoz aldık ki
mutlaka sizde almalısınız hatta eşe dosta da almalısınız inanın çok
sevineceklerdir:)
Güzelim
havada mis gibi kahvaltınızı yapıp denizde yada havuzda harika vakit
geçirdikten sonra akşam üstü çayınız ve kurabiyeleriniz için tabi ki de Çiçek Pastanesi’ne gitmelisiniz.
Damla sakızlı ve bademli un kurabiyelerinde tatmayan Bozcaada’ya gittim
kesinlikle dememeli..
Yel değirmenleri, sahilde yenen balığı, o rüzgarlı ama muhteşem havası ile Hafta sonu kaçamaklarında tadı damağınızda kalan ada huzur arayanların gerçekten uğraması gereken bir yer.
Özellikle de yaz sonunda yada yaz başlamadan yani ada çok kalabalık olmadan…Unutmadan güneşin doğuşunu ve batışını ada da izlemeyi unutmayın,..
Kocaman gülücükler yüzümüzden hiç eksik olmasın:)
Merhaba, postunun güzelliğine bayıldığımı söylemek isterim. Ayrıca seni mimledim. Linkim burada : http://herseydenkonusmali.blogspot.com.tr/2014/03/mim-cevaplayalm-havamz-degissin.html Sen de soruları cevapla ve bloğunda paylaş:)
YanıtlaSilBozcaada... Huzurun diğer adı... Beğenerek okudum yazınızı... Yeni yazılar için takipte kalacağım... Bana da beklerim :) http://sicaksahlep.blogspot.com.tr/
YanıtlaSil